Bu ve bunun gibi soruların mercii elbette bir blog değil. Biz bunlara birkaç tane daha ekleyebiliriz ancak. Sorumluları göreve çağırmak, ayrıca üzerimize düşeni yapmak gerek. Çünkü devletin eğitime ne ölçüde katılacağı, katılacaksa rekabet ortamına nasıl müdahale edeceği, sermayenin isteklerine nasıl karşılık verilebileceği tartışma konusu.
Bununla beraber, Anadolunun hangi köşesine giderseniz gidin prestiji yıllardır sağlam kalan bir ekol var: Boğaziçi Üniversitesi. Prestijin kaynağı kimilerine göre başarılı mezunlar, kimilerine göre çok erken bir tarihte başlayan yabancı dilde eğitim geleneği. İngilizce eğitimin zorluklarıyla karşılaşan remedial öğrencilerin sorunlarına daha önce değinmiştik. Boğaziçi, kaliteli sayılabilecek eğitimi, geniş özgürlük alanları ve uluslararası bağlantılarıyla devlet üniversiteleri arasındaki ayrıcalıklı yerini her şekilde korumayı biliyor. Fazla görkemli olmasa da adına yakışır sayılabilecek 150.yıl kutlamalarıyla hala devlet üniversitelerinin özel üniversite furyasına karşı koyabilecek potansiyele sahip olduğunu göstermiş durumda. Tercih dönemi yaklaşıyor. Bakalım bu sene ne olacak..

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder