13 Haziran 2013 Perşembe

Osmanlılılık ve Osmanlıcılık

Osmanlı devlet adamları siyasi literatüre “Osmanlılık” ve “Osmanlıcılık” gibi kavramları katarak ayrışmayı  geciktirmeye çalıştı.Ayrıştırmayı önlemek imkansızdı.Zira her ulusta milli bilinç uyanmaya başlamıştı.Ancak bunu en az kayıpla atlatmak; en azından hilafetin ve saltanatın birleştirici gücünü millet sisteminin devamı doğrultusunda kullanmak gerekiyordu.Bunun için Osmanlı tebasını belli ortak paydalar etrafında birleştirme yoluna gidildi.
         Özellikle Kanun-i Esaside Osmanlıcılık üç temel esasa dayanıyordu: Osmanlı hanedanı, meşrutiyet ülküsü ve vatan mefhumu…(2)
         “Osmanlıcılık” Tanzimat’tan itibaren bütün imparatorluk tebaasını “Osmanlı” tabiri adı altında toplayarak siyasi manada yeni bir millet oluşturma gayretinin adıdır. Osmanlı tebaası eşit, hür ve adil bir sistem içinde bu üç temel ilkenin şuuruna vararak “Osmanlı milleti”ni teşkil edecekti(3)
         Meclisin açılış töreninde bulunan Times muhabirinin Hıristiyan olmayan mebusların kendisine gösterilmesini istemesi üzerine bir paşa “Bu mebuslar kâmilen Osmanlıdır. Artık Müslüman veyahut Rum ve Ermeni değildir.” Demiştir.(4)
         Her ne kadar “Osmanlıcılık “  Tanzimat’tan sonra ulusal akımların önünü kesmek ve millet olma bilincini korumak için kullanıldıysa da aslında 15 ve 16.yüzyılda fiilen tatbik edilmiştir.Kanun-i Esasi sadece bunu teorize etmiştir. Tarihte teorisinden önce pratiği uygulanan ender olaylardan biridir.
         Örneğin 16.yüzyılda Sırp asıllı olan Sokullu’nun sadarete kada yükselmiştir.Hatta bir ara kardeşini Peç patriği yapmıştır.Bunun dışında Osmanlı tarihinde bir çok Ermeni,Yunan,Arnavut,Boşnak asıllı üst düzey bürokratlar mevcut.Osmanlı tabiiyeti altındaki uluslar kimlik ve kültürlerini Osmanlı platformunda Osmanlı tabiri altında yaşatmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder